6 Nisan 2012 Cuma

Deli eder insanı bu Ünye...

"Deli eder insanı bu Ünye" diyesim geliyor, her bahar gelende.
Tıpkı Orhan Veli'nin "Vazgeçemediğim" diye başlık attığı şiirlerinin girişinde olduğu gibi...
Garip akımının bu ünlü şairini, dönemin ekâbirleri biraz "garip" karşılasa da, şiirlerini edebiyattan saymasa da, Türk şiirinin vazgeçilmezleri arasına gireceği muhakkaktı.

Sabahın erken saatlerinde sahilde yürüyenler olduğunu görüyorum. Neredeyse günün ilk ışıklarıyla birlikte düşmüşler yola. Bir yağmur, bir kar, bir fırtına derken... Arada bir güneş yüzünü gösterse de uzatmaları oynayan bir kış yaşadık. Ağaçlar çiçeklenmekte zorlandı.

Nihayet hava ısınmaya yüz tuttu. Sahildeki kaldırım çalışmaları bitti. Şimdi yeniden yürümek zamanıdır.

Kaç sabahtır gökyüzünü kızıla boyayarak doğuyor güneş. Yılın bu mevsiminde pencereden güneşin doğuşunu yakalamaya çalışırım. Denizin üstünde sarıya çalan, kor bir ateşin kızıl haleler çizerek büyüdüğüne tanık olurdum. Çoğu zaman fotoğraflardım. Şimdi fotoğraftan çok, izlemekle yetiniyorum. Henüz güneş yükselmeden sahilden denize indirilen ve açıklarda gözden kaybolan balıkçı teknelerini olurdu hep. Bu yıl eskisi kadar göremiyorum. Belki de henüz zamanı değil.
Sabah, yine sahile indim. Güneşin Ünye'yi sarıp sarmaladığı, ısıtmaya başladığı şu günlerde çarşıya giderken sahilden yürümeyi tercih ediyorum. Gözüme tepeden tırnağa çiçek açmış ağaçlar ilişiyor. Orhan Veli Kanık'ın dizeleri eşliğinde fotoğraflıyorum.

Sonraki günlerde "Beni bu güzel havalar mahvetti!" demem inşallah, Orhan Veli gibi.

1 yorum: